7 Mayıs 2024 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 246



Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu buluyoruz ve o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.

Haftanın konusu:

"İlerlemek, gelişmek her zaman iyi midir?"

İnsanın diğer canlılardan farkı herhalde hep gelişmesi. İnsan, bilim, sanat yoluyla doğal kaynakları kullanıp fayda sağlıyor, uygarlıklar kuruyor. Buluşlar, keşifler icatlar hep gelişme yönünde oluyor, insan insanlığa zararlı olabilecek buluşlarda çekinceli davranabiliyor. Gelişme kaçınılmaz ayrıca tüketim de kaçınılmaz.

Bilim olmasa tarım, hayvancılık, şehirleşme olmazdı. Nüfus artar ama aç kalırdık. Dünya tarihinde birçok hayvan türü yok oluyor, gelişmese insan da yok olurdu. Çevreyi kontrol etmesek yok oluruz, sel, deprem ile. İnsan kendini değiştirebiliyor, çevreye şartlara uyum sağlayabiliyor, ilerleme sayesinde.

Bazen gelişme zararlı da olabiliyor. Atom bombası gibi. Neyse ki ikinci dünya savaşından bu yana insan bunu kullanmadı. Atom fiziği yararlı da oldu. Nükleer fizik sayesinde ilaçlar ve tedaviler gelişti, kanser tedavisi bile ilerledi.

Çevreye zarar da veriyoruz, ormanlara da. Bu da insanın ve gelişmenin suçu tabii. Ama insan çevreyi temiz tutmanın, ormanları korumanın, temiz havanın da çözümünü bulacak geliştikçe. Gelişme olmazsa insan ihtiyaçlarını karşılamak, doğal kaynakların bütün insanlara yetmesi zorlaşır.

Hamburger menüleri düşününce belki de gelişmek iyidir ama her zaman değildir de diyebiliriz. Ama yani internetten konser bileti almak, yemek sipariş etmek keyifli. Gün geçtikçe dışarda insanlarla birlikte zaman geçirmektense evlerimizden çıkamaz hale geliyoruz ki bu da kötü olmayabilir, evde rahat olmak da iyi.

Gelişme bize bol boş zaman da getirdi. İşler çabuk bitiyor, air fryer, robot süpürge, bitti iş. Oturup Survivor izlemek daha kolay. Hayat kolaylaştı. Ama bizler şikayet etmeyi severiz. Şikayet etmeye zamanımız var ama.

İsteyen ve zamanı olan herkes yazsın işte!

4 Mayıs 2024 Cumartesi

BLOGLARI CANLANDIRMA PROJESİ 4


Blogları Canlandırma Projesi etkinliğimiz devam ediyor. Nisan ayı temalarımız bilimkurgu, fantastik, fantezi, doğa, bahar idi. Bol seçenekli yapıyoruz temaları. Bu ay da seçenek çok idi.

Bu kez de bir fantastik Çin dizisi seçtim. En sevdiğim diziler arasına girdi. Çinlilerin masal dünyası çok zengin oluyor.


LOVE BETWEEN FAIRY AND DEVIL

2022 yılı fantastik Çin dizisi. Periler, şeytanlar, büyü, aşk konulu.

Şeytan rolünde Dylan Wang, çiçek perisi, orkide perisi rolünde Yu Shuxin. Oğlan yakışıklı, kız güzel, şirin. Masum peri, şeytan prensi yola getiriyor.

Çin mitolojisi ile Güzel ve Çirkin masalının birleşimi. Çinliler mitoloji, efsane, masal, fantezi düşkünü. Bu dizi de bunun mükemmel bir örneği. Yönetmen diziye başlamadan önce dört yıl hazırlık yapmış. 

Dizi bulutlu, dumanlı sanki, peri dünyası, anime gibi, masal gibi görüntüler. Hayranlıkla izleniyor. İki başrol birbirine o kadar yakışmışlar ki sanki ikisi de gerçekten yüzyıllardır peri ve şeytan.

Dizi, bir kitap uyarlaması. Yazar, Jiu Lu Fei Xiang. Kitapları, The Devil and the Orchid, Love Story of the Dragon and the Fairy. Zıtlıkların aşkını yazıyor. İyi ile kötünün aşkını.

Şeker gibi bir peri, bir orkide perisi, henüz genç sayılır perilikte, deneyimi az, yetenekleri şimdilik düşük, perilik düzeninde de düşük seviyede bir peri. Bir gün bir tesadüf eseri yüzyıllardır uyuyan bir iblisi uyandırıyor. Peri ile iblisin kralllıkları da birbiri ile savaş halinde. Bu ikisi birbirlerine de aşık olunca savaşı da önlemeye çalışırlar. İblisi durdurmak zordur tabii.

Uçmalar, canavarlar, ejderhalar, büyüler, dövüşler, her şey var. İzlemeye doyum olmuyor.

Not:4/4

2 Mayıs 2024 Perşembe

BEBEK MENÜSÜ

 



Ah yaaa ne güzelsin sen, annen seni bomba gibi doğurmuş, ay annen senin terörist mi yoksa, yoksa annen atom mühendisi mi, sen atom bombası olmayasın.

Her zaman senin gibi güzel bebek göremiyoruz sokaklarda. Dur seninle selfie çekinelim, çekinme kız nolcak selfiden, utangaç olma bu gadan.

Altına şey dicem. Böyle bir yeğene sahip olmak. Yerim ben seni, yerim bu puding gibi bebeği.

Kimin altına dicen? Bebeğin altına dicem. Bak altını değiştirme zamanı da gelmiş.

Altına mı dicen? Ya sen altınla konuşabiliyor musun ki? Sorsana daha ne kadar yükselcen de!

Ya annesi, şu telefonu alıp bizi habersiz gibi çeksene. Ama dur bebek de dudağını büzsün önce. Ama güzel çek, fazlalı güzel olsun, en fenalı güzel.

Ay ufacık bebek ama ne şirin, gülüyor bir de, şimdiki bebekleri böyle minik mi yapıyorlar, seri üretim mi bu yoksa ekonomik boy mu bu?

Ay bu bebişin üzerine ketçap mayonez döküp yesek ya! Ketçap mayonez olsun mu? Yok yok ketçap mayonez olmasın, ketçap ketçaplığı ile kalsın, mayonez de mayonez olarak kalsın. Ketçap neden mayonez olsun ki?

Hadi güzel bebek şimdi dilini çıkar ama resim çekiniyoruz, çok çekingeniz ya, sonra zafer işareti yapıcaz, bak bebek şimdi saçlarımızı geriye atıcaz, havalı olcaz, selfi çekicez, çok güzelsiniz dicekler, foto çekenin becerisi dicez, maksat foto olsun.

Fotosunu çekmedikten sonra yemek yemenin, gezmenin, bebek sevmenin ne anlamı var ama değil mi? Ay yaa burlarda bir ayna yok mu? Onun önünde de çekilelim. Dur herkesi etiketleyim. Yoksa kızıyorlar.

30 Nisan 2024 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 245


 
Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu buluyoruz ve o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.

Haftanın konusu sevgili Peliş arkadaşımızdan geldi.

https://pyknkaya.blogspot.com/2024/04/agac-ev-sohbetleri-245.html


"Kendi hayatımız üzerinde %100 kontrol sahibi olabilmemiz mümkün müdür?"

Mümkün değil tabisideki :)

Yüzde yüz değil yani belki yüzde 10 filandır, hele de bizim ülkede. Başkalarının hayatına karışmakta herhalde bizim ülke liderdir. Öğretmek lazım bizim insanlara, sürekli bir öğüt, eleştiri hali var ya bizde, yapmayalım değil mi ama :) Hep bir eleştiri, hep bir aşağılama, hep bir köstek olmak, kıskançlık hali.

Desteklemek, moral vermek yok bizde. Sadece bizim istediğimizi yaparsa, istediğimiz gibi yaşarsa biri destekleriz. Bir de yaniii istiyoruz kiii herkesler bir başarısız olsun daaa biz de raat edelim. Kütüğümüzü bir Kuzey Avrupa ülkesine mi aldırsak yani.

Kilolu biri örneğin amaan ye nolcak der, çünkü onun göbek adı bile vardır yanii :) Halbuki, biz kilolu birine desek ki yaa sen çekmişsin kaç derecede yıkadın kendini, onun morali yerine gelir. Yaşlı bir teyze görsek ama çok yaşlı, teyzecim nerden geldin sen buraya, cennettten mi desek, biz güleriz ama o gülmez. Ay teyze sen benim ahiretliğim oool.

Tüketim dünyasında kuşatıldık. Belirli nesneler arasında seçiyoruz ancak. Zaten teknoloji sayesinde, ne konuşsak, telimize o konuda mesajlar, reklamlar geliyor. İş dünyasına gelirsek, yani hepimiz bir şekilde çalışıyoruz amaa başkalarını zengin etmek için. Enerjimiz, zamanımızı başkalarına para kazandırmak için harcıyoruz.

Eh belki, dizi seçerken veya geziye giderken özgürüz galibağa o da yani blue tooth filan olcak, paramız olcak.

Yani, hayatlarımızda kontrolümüz yok ama biz öyle sanıyorus.

Zamanı olan ve isteyen herkes yazsın hadisi :)

27 Nisan 2024 Cumartesi

DAISY JONES AND THE SIX



DAISY JONES AND THE SIX

Taylor Jenkins Reid

Ballantine/Random House Publishing, 375 sayfa

Daisy Jones and the Six bir biyografi romanı. Bir müzik grubunun hikayesi. Günümüze dek gelen bir pop rock/folk rock grubunun 1970’li yıllardaki kuruluş, yükselme, gerileme dönemleri.

Roman, röportaj tarzında yazılmış. Grup üyeleri anlatıyor, günümüzden bakıp geçmişi anlatıyorlar, yapımcılar, hayranları, aileleri, arkadaşları hepsi grubun en heyecanlı dönemlerini hatırlıyorlar.

The Six, altı kişiden oluşan bir grup. Grubun lideri, gitarist ve şarkıcı Bill Dunne. Grubu sürükleyen çekici kişiliklerden. Daisy Jones ise müzik dünyasında yeni parlayan yıldızlardan. Yetenekli, plansız, biraz çılgın.

Bu ikisi de o dönem Amerikan/İngiliz müzisyenlerinde yaygın olan uyuşturucu, alkol etkisindeler ancak bu durum onların müziğini etkilemiyor çünkü ikisi de doğuştan yıldız müzisyen.

Daisy Jones da bu gruba katılıyor ve yedi kişi oluyorlar, albümler çıkarmaya başlıyorlar, single’lar, doğal olarak bir anda ünleniyorlar A.B.D.’de. Konser turnelerine çıkıyorlar. İkisi de, diğer grup üyeleri de şarkı besteleyip yazıyorlar. Haliyle aralarında anlaşmazlıklar çıkıyor ancak çok başarılı oldukları için çözülemeyen sorunları olmuyor.

Kitabın sonunda albümlerindeki şarkıların sözleri de bulunuyor. Sonlara doğru şaşırtmacalar, sürprizler de var.

Rahat okunan, ilgi çekici, başarılı bir roman.

Taylor Jenkins Reid, bütün romanları liste başı olan bir Amerikalı yazar. Bizde romanlarını Yabancı Yayınları basıyor. Yabancı Yayınları, kitap seçiminde çok başarılı. İyi yazarlar her zaman. Jaguar ve Siren Yayınları da öyle.

Not:4/4

DAISY JONES AND THE SIX, TV dizisi, 2023, A.B.D.

2023 yılında roman diziye uyarlandı. Dizi de roman gibi başarılı, eğlenceli. Kitap da dizi de yurtdışında çok tutuldu. Daisy Jones rolünde Riley Keough (Elvis’in torunu) ve Bill Dunne rolünde herkesin sevdiği Sam Claflin bulunuyor. Diziyi rock ve müzikseverler çok sevecektir.

Dizinin müzikleri de ünlendi. Şarkılar, roman, dizi artık efsane olmuş müzik gruplarından İngiliz/Amerikan grubu Fleetwood Mac’i andırıyor.

Not:4/4

Not: Romanı orijinal dilinde okudum ama Türkçesi de Yabancı Yayınlarında bulunmakta.